SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

ALIM-SATIM BAHSİ

<< 1512 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

3 - (1512) وحدثني أبي الطاهر وحرملة بن يحيى (واللفظ لحرملة) قالا: أخبرنا ابن وهب. أخبرني يونس عن ابن شهاب. أخبرني عامر بن سعد بن أبي وقاص؛ أن أبا سعيد الخدري قال:

 نهانا رسول الله صلى الله عليه وسلم عن بيعتين ولبستين: نهى عن الملامسة والمنابذة في البيع. والملامسة لمس الرجل ثوب الآخر بيده بالليل أو بالنهار. ولا  يقلبه إلا بذلك. والمنابذة أن ينبذ الرجل الى الرجل بثوبه وينبذ الآخر إليه ثوبه. ويكون ذلك بيعهما بغير نظر ولا  تراض.

 

{3}

Bana Ebû't-Tâhir ile Harmele b. Yâhyâ rivayet ettiler. Lâfız Harmele'nindir. (Dedilerki): Bize İbni Vehb haber verdi. (Dediki): Bana Yûnus, İbni Şihâb'dan naklen haber verdi. (Demişki): Bana Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas haber verdi ki, Ebû Saîd-i Hudrî şunları söylemiş:

 

Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bizi iki (nev'i) satış ve iki (nev'i) giyinişten nehyetti. Satışta mülâmese ile müııâbezeden nehî buyurdu. Mülâmese: Bir kimsenin geceleyin yahut gündüzün eliyle başkasının elbisesine dokunması ve onu ancak bu suretle kabul etmesidir. Münâbeze ise: İki kimsenin elbiselerini elleriyle birbirlerine atması; ve bakmadan, rızâ göstermeden bunun satış sayılmasıdır.

 

 

(1512) وحدثنيه عمرو الناقد. حدثنا يعقوب بن إبراهيم بن سعد. حدثنا أبي عن صالح، عن ابن شهاب، بهذا الإسناد.

2 - باب بطلان بيع الحصاة، والبيع الذي فيه غرر

 

{…}

Bana bu hadîsi Amru'n-Nâkıd da rivayet etti. (Dediki): Bize Yakûb b. İbrâhîm b. Sa'd rivayet etti. (Dediki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbni Şihâb'dan naklen bu isnâdla rivayette bulundu.

 

 

İzah:

Ebû Hureyre rivayetini Buhârî «Setri avret, namaz, oruç» ve «Buyu'» bahislerinde; Tirmizî ile Nesâî «Buyu'»da; İbni Mâce «Namaz, Ticâret» ve «Libâs»da muhtelif râvilerden muhtelif lâfızlarla tahrîc ettikleri gibi:

 

Ebû Said rivayetini Buhârî «Buyu, libâs» ve «İstî'zân» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Buyu'»da; İbni Mâce «Ticâret» ve «Libâs»da rivayet etmişlerdir.

 

Ebû Hureyre (Radiyallahu anh) rivâyetindeki mülâmese ve münâbeze tefsiri, Buhârî'nin rivayetlerinde yoktur. Bu tefsir yalnız Müslim ile Nesâî'nin rivayetlerinde mevcuttur. Zahire bakılırsa Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sözü gibi görünüyorsa da Nesâî'nin rivayetinde onun başkasına âit olduğuna işaret edilmiştir. Bu hususta en akla yakın ihtimâl sahâbînin sözü olmasıdır.

 

Hz. Ebû Saîd rivayetini Buhârî dahî tefsîrli rivayet etmiştir. Ancak Aynî buradaki tefsîrin de râvi Zührî tarafından yapılan bir idrâc olması ihtimâli üzerinde durmaktadır.

 

Babımız rivayetleri mülâmese ve münâbeze adı verilen iki nevi' satışın müslümanlara yasak edildiğini bildirmektedir,

 

Mülâmese müşareket babından bir kelimedir; münâbeze de öyledir. Binâenaleyh bir işin iki kişi tarafından ortaklaşa yapıldığını gösterirler. Lems : Dokunmak; nebz de : Atmak mânâlarına geldiğine göre mülâmese suretiyle yapılan satışta iki taraf satılık mala dokunacak; münâbezede de iki taraf malı birine atacak demektir.

 

Ulemâ bu hususta birbirine yakın tefsirlerde bulunmuşlardır. İmam Âzam 'dan bir rivayete göre mülâmese satıcının müşteriye: «Şu malı sana şu kadara satıyorum; sana dokundummu satış tamam olmuştur. Yahut müşterinin satıcıya: «Şu malı senden şu kadara alıyorum; sana dokundummu satış tamamdır.» demesi ile olur. Bazıları mülâmeseyi: «Ben senin elbisene dokundum; sen de benim elbiseme dokundun mu satış tamam olacak; demek suretiyle yapılan satıştır.» şeklinde izah etmiş; bir takımları da : «Mülâmese: Bir elbiseye dürülü olarak dokunmak ve onu gördüğünde muhayyerlik hakkı kalmamak şartiyîe satın almaktır. Yahut: Elbiseye dokundum mu satış tamamdır; diyerek yapılan bey'dir.» demişlerdir.

 

Zührî'den rivayet olunduğuna göre mülâmese: Bir kimsenin gece veya gündüz birinin elbisesine dokunmasıyla bitmiş sayılan satıştır.

 

Nevevî bu. hususta Şâfiîler'den üç vecih rivayet ediyor :

 

a) Mülâmese: Müşterinin bir elbiseye dürülü iken yahut karanlıkta dokunması; satıcının da: Bu malı sana dokunman görmek yerini tutmak ve gördüğün zaman muhayyerliğin kalmamak şartıyla sattım; demesi suretiyle yapılan satıştır.

 

b) Mülâmese: Mal'a dokunmayı satış saymakla yapılır.

 

c) Mülâmese: Müşteri mala ne zaman dokunursa o mecliste muhayyerlik hakkı kalmamak şartiyîe yapılan satıştır.

 

Münâbezeye gelince: Bu hususta dahî üç vecih vardır:

 

a) Münâbeze: Malı atmanın satış sayılması şartiyîe yapılan bey'dir. İmam Şafiî'nin te'vîli budur.

 

b) «Bu malı sana sattım; onu sâna attığımda muhayyerliğin kalmayacak; satış tamam olacak!» diyerek yapılan satıştır.

 

c)  Münâbezeden murâd: Taş atmak suretiyle yapılan satıştır. Bunun şekli az sonra görülecektir.

 

Mülâmese ile münâbeze câhiliyyet devri muâmelâtındandırlar. Aldatma ve kumar mânâlarını tezammun ettikleri için İslâmiyet bunları men' etmiştir. Binâenaleyh ikisi de bâtıldır. Çünkü satışta şart olan iki tarafın rızası, malın iyice görülüp malûm olması, îcâb ve kabul gibi şeyler bunlarda yoktur.

 

Satış meclisinde olmayan bir şeyi sıfatıyla satmak da bu kabildendir. Eğer o mal tavsif edildiği gibi çıkarsa müşteriye muhayyerlik yoktur; malı kabul etmesi lâzım gelir; tavsif edildiği gibi çıkmazsa muhayyerlik hakkı sabit olur. İmam Ahmed ile İshâk'ın mezhepleri budur. Mezkûr kavil İbni Sîrîn, Eyyûb, Haris, Hakem ve Hammâd'dan rivayet olunmuştur.

 

Hanefiyye imamlarına göre gâib bir malı sıfatlı ve sıfatsız satmak caizdir. Müşteriye de malı gördüğü zaman muhayyerlik vardır. Bu kavil İbni Abbâs (Radiyallahu anh) ile İbrâhîm Nehâî, Şa'bî', Hasan.ı Basrî, Mekhûl, Evzâî ve Süfyân'dan rivayet olunmuştur. Bâzıları Hanefîler'in bu hususta çürük bir hadîsle istidlalde bulunduklarına işaret etmişlerse de Aynî, hadîs ilminde en büyük söz sahiplerinden biri olan Tahâvî'nin sahih bir rivayetini göstererek bunlara cevap vermiştir. Tahavî'nin rivayetine göre : Hz. Talha, Osman b. Affan (Radiyallahu anh) dan bir mal satın almış. Osman'a : Sen aldandın! demişler. O da: Bana muhayyerlik hakkı vardır; çünkü görmediğim bir malı sattım; demiş. Talha dahî bana muhayyerlik vardır; çünkü görmediğim bir malı satın aldım; demiş. Bunun üzerine Cübeyr b. Mut'im'i aralarına hakem ta'yîn etmişler. Cübeyr, Talhâ'ya muhayyerlik olduğuna;  Osman'ın bu hakka sahip olmadığına hükmetmiş.